1865’te İstanbul’da doğdu. Bir kolu İzmir’e yerleşen Uşaklı Helvacızâdeler ailesine mensuptur. Mercan’daki bir mahalle mektebinde başlayan eğitimi, yeni usulde öğrenim veren sıbyan mektebinde sürdü. Daha sonra Fatih Askerî Rüşdiyesi’ne kaydoldu. Babasının İzmir’e dönmesi üzerine burada önce İzmir Rüşdiyesi’ne yazıldı, daha sonra özel Mechitariste Okulu’na kaydedildi. 1883’te buradan mezun oldu. Bir yandan da İngilizce ve Almanca dersleri alıyordu. İlk yazısı Hazine-i Evrak’ta yayımlandı (1883). Arkadaşlarıyla birlikte Nevruz dergisini çıkardı (1884). İzmir Rüşdiyesi’nde Fransızca; İzmir İdâdîsi’nde Fransızca, Türkçe ve edebiyat öğretmenliğiyle Osmanlı Bankası’nda tercümanlık ve muhasiplik yaptı. 1886’da çıkarmaya başladığı Hizmet gazetesi yazarın edebî hayatında bir dönüm noktası oldu. Telif ve tercüme roman ve hikâyeleri, mensur şiirleri, Türk ve dünya edebiyatlarına ait makaleleriyle İstanbul’da da adından söz ettirmeye başladı. O sıralarda Mekteb ve Servet-i Fünûn’da yazıları yayımlanmaya başladı. 1889’da çıktığı iki aylık Avrupa gezisi izlenimlerini Hizmet ve Tarîk’e gönderdiği mektuplarda anlattı. Aynı yıl evlendi. 1893’te İstanbul’a yerleşerek farklı kalemlerde memuriyet yaptı. Mâi ve Siyah’ın Servet-i Fünûn’da tefrika edilmesi (1896-1897) onu Edebiyât-ı Cedîde’nin tartışmasız en önemli romancı ve hikâyecisi yaptı. 1896-1901 yılları arasında edebî hayatının en başarılı, en verimli dönemini geçirdi. Mai ve Siyah (1896), Bu muydu? (1896), Küçük Fıkralar I-III (1897-1899), Heyhat (1898), Aşk-ı Memnu (1899), Bir Yazın Tarihi (1900) ve Solgun Demet’i (1901) yayımladı. 1908’de Reji komiserliğine tayin edildi; Dârülfünun’da Batı edebiyatı tarihi ve estetik dersleri verdi. 1908’de kurulan Sahne-i Osmânî’nin edebî heyetine, Türk Derneği ile İttihat ve Terakkî Cemiyeti’ne girdi. Ardından mabeyin başkâtibi oldu (1909). Maarif Nezareti’nin kurduğu Istılâhât-ı İlmiyye Encümeni ile Dârülbedayi’in edebî heyetinde görev aldı. İttihat ve Terakkî’nin görevlendirmesiyle 1913’te Paris’e ve Bükreş’e, 1914’te tedavi için Almanya’ya gitti. Memuriyeti Millî Mücadele döneminde sona erince Yeşilköy’deki köşküne çekilerek yoğun bir edebî faaliyete girişti. Mai ve Siyah ile (1938) Aşk-ı Memnu’yu (1939) sadeleştirerek yayımladı. Oğlu Halil Vedat’ın trajik ölümünden sonra hayatla bağlarını âdeta koparan yazar her türlü tedaviyi reddettiği uzun bir hastalığın ardından öldü ve Bakırköy Mezarlığı’ndaki aile kabristanına defnedildi (27 Mart 1945).
Başlıca eserleri: Roman: Sefile; Nemide; Bir Ölünün Defteri; Ferdi ve Şürekâsı; Mai ve Siyah; Aşk-ı Memnu; Kırık Hayatlar; Nesl-i Ahir. Hikâye: Bir Muhtıranın Son Yaprakları; Bir İzdivacın Tarih-i Muaşakası; Deli; Bu muydu; Heyhat; Bir Yazın Tarihi; Küçük Fıkralar; Solgun Demet; Bir Şi’r-i Hayal; Sepette Bulunmuş; Bir Hikâye-i Sevda; Hepsinden Acı; Aşka Dair; Onu Beklerken; İhtiyar Dost; Kadın Pençesi. Mensur Şiir: Mensur Şiirler; Mezardan Sesler. Hatıra: Kırk Yıl; Saray ve Ötesi; Bir Acı Hikâye. Tiyatro: Füruzan; Kâbus. Tenkit: Hikâye. Makale: Sanata Dair.